sırbistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sırbistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sırbistan

  Bavul 20 kiloyu geçmeyecek, az gerekli elbiseleri çıkar. 
   Ooo hâlâ 23 kilo... Tarhanayı çıkar, doğal zeytinyağlı sabunları da, Türk kahvesi de iki paket yeter. Cezve?  Yok kalsın, tencere bulurum orda. 
  Annecimle yol hazırlığı diyaloglarımız. Efendim önce kendim tartılıyorum, sonra bavulla. 
 İlkel yöntemlerle Pegasus sınırlarını aşmamayı başardık zannımca, zira havaalanında bavul 20.0 kg geldi. 


  Türkiye haritasını tamamlamaya ramak kalmışken, dünya haritasına göz dikmiş idim. Lakin ar ediyordum koca haritayı alıp sadece Amerika'ya çarpı koymaya. 
 Vakti gelmişti azizim. Şöyle yakından yakından başlayayım dedimdi. 

Sırbistan, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Karadağ, Bosna Hersek. 
(Uyar mı gulüm? Sen de okuyarak gezeceksin çünkü).


Sırbistan 



  Öncelikle şu şirinceğiz evde konakladım. Burada evler çok yeni değil. İnşaat ise hiç görmedim diyebilirim.
  Yağlı boya resim merakları var. Elbise dükkanlarından çok sanat galerileri gördüm. Hatta kaldığım ev de güzel yağlı boya tablolarla doluydu.


  Genelde bizim evler gibi geniş balkonlar, ferah görüntüler yok. Hatta çoğu evlerin camları bana resmen pis geldi. (Bayram temizliği de mi yok sizde bacım? Noelden noele sileydin gene temiz kalırdı). 


 Otobüslerle rahatça her yere gidiliyor. Kimse akbil (Sırpbil) basmıyor burda. Protesto ediyorlarmış. Bizde olsa millet birbirine girer, bedava diye kimse evinde oturmaz, protestonun suyunu çıkarırlar. 


   Şehrin en güzel yerleri gökdelen bina değil, kocaman parklar. Temiz havayı hissedebiliyorsunuz. 


  Yürürken veya toplu taşımada tesettürlü olmam çok dikkat çekti. (Uzaylı kadar olmasa da ona yakın bir ilgiyle baktılar). Esasen bana da onların uzun boyları ilginç geldi. (Kadını erkeği, ne uzunsunuz arkadaş. Allah'tan kendimi seviyorum da komplekse girmedim). 


  Burada yani Belgrad'da mağazalar pek canlı değil.
 Esnaf adeta, bütçeniz belli anacım, zorlamayalım sizi demiş. Dükkanlar küçük ve çeşit az.
  Lakin sebze meyve organikmiş burda, ucuz üstelik. Ticaret rahat yapılabilir, bazı markalar hiç girmemiş. Yeni atılımlar düşünen arkadaşlara duyurulur. (Yeme içme, et ucuz burda. Yaşar gidersiniz valla.) 


  Meclis binası güzel. Önündeki iki atlı heykel daha güzel. Rivâyete göre atın biri meclise girmek istemeyen adamı temsil ediyor, bir genç atı içeri sokmaya çalışıyor. Diğer at ise meclise girip çıkmak istemeyen adamı temsil ediyor, genç atı dışarı çıkarmaya çalışıyor. (Koltuk sevdası her yerde var demek ki). 


  Aziz Sava Tapınağı, oldukça görkemli. Ayasofya'yı andırıyor. İçi tadilatta, birkaç tasvir var.


   Elçiliklerin bulunduğu yolda kule şeklinde devasa bir kilise var. Adını hatırlamıyorum.(Burada İngilizceye tepkililer sanki, çoğu tabelalar Kiril alfabesi. Gençlere kolaylık olsun diye üstte Latincesini yazmışlar ama o da kendi dillerinde).


  Yakın zamanda savaş görmüş bir ülke burası. Nato'nun bombaladığı binaları, unutulmasın diye öylece bırakmışlar.


   Kalemeydan, Osmanlı'dan kalma tarihi bir kale. Sava ve Tuna nehirlerine nazır tepede geniş bir alan. Ecdad buralara gelmiş hey be! Ne idealleri varmış insanların! (Biz anca gezelim). Ruhları şad olsun... 



   Belgrad'da tarihi Bayraklı Cami. 


   Helal yemek bulmak pek kolay değildi ama arkadaş tavsiyesi ile bulduk bir yer. İnegöl köftesi tadında çok lezzetli köftesi vardı.



    Özetle Sırbistan Belgrad, yolunuz düşerse uğranılacak bir ülke. Tarihi yapılar göreyim derseniz Kalemeydan'a giden yollar ideal, iki taraflı hem dükkan, hem de orjinal binalarla dolu.
(Yok anam bunlar İstiklal Caddesi'nde de var derseniz, eyvallah saygı duyarım lakin Kalemeydan ve tapınaklar görülmeye değer).




  Yorulduysan dinlenelim azizim. Sırada Makedonya var!..


Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...