hint etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hint etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hint Dizilerindeki Klişeler



Artık her ailede Hint dizisi izleyen en az bir kişi var diye düşünüyorum. Diziye göre değişmekle birlikte bazı ailelerde bu oranı analar, kaynanalar oluşturuyor zannımca. Ben iki gruba da girmeyen bir Bollywood fanıyım. Çok dizi izledim, bazılarını yarım bıraktım, bazılarını birkaç kez izledim.

Aşkın dibine dibine vurdukları bu dizileri pek bir seviyorum.





Benim gibi sevenler içün bir tespit yazısı, sevmeyenler içün neler kaçırdığınızı görün annem yazısı, bilmeyenler içün beleşe fikir sahabı ettiren yazı. 


De hadi başlayak...




Zengininden fakirine hepsi allı pullu,  rengarenk giyinir.



Filmlerin aksine danslı sahneler pek azdır. O da şifa niyetine. 




Kızımızın şalı hep uçma ve yiğit oğlanın sıfatına yapışma eğilimindedir. Olmadı oğlan gitme demek içün şalı tutar.




İklim ne olursa olsun, evin içi 7/24 rüzgarlıdır. Perdeler uçar, saçlar dans eder. 




Oğlanın karizmasına karizma katmak için hareketleri ağır çekimle, slovmoyşınla desteklenir. Evin koridorunda slovmoyşın yürür, hatta işe bile slovmoyşın gider. 


Dizide mutlaka bir mendebur kaynana veyahut enişte, kuzen, yeğen vardır. 




Eli dursa dili durmaz, dili dursa gözüyle kötülük yapar. Hele hinliğe bak.




Mutlaka azar yiye yiye şamar oğlanına dönmüş, izlerken sizi sessizliğiyle şişiren bir gelin vardır. Bir şamar da sizin vurasınız gelir, kız bir sesin çıksın ay. 




Dizinin bazı kahramanları seyirciye açıklama zahmetine girilmeden ortadan kaybolabilir. Yahu bunun bir yeğeni, kayınçosu, görümcesi vardı dersiniz. Artık yoktur. Allah'ın işi. 




Fakirliğin kitabını kızımız, zenginliğin kitabını oğlumuz yazar. Üstelik hem zengin hem de ıhhıhahaa diye gülerek yağlı ete elleriyle girişen Erol Taş gibi vicdansızdır. 



Kızımız çok inançlıdır. Mumu, dumanı, ladusu eksik olmaz. Oğlumuz piiiii inançsız, tafralı, kaderimi kendim yazarımlı. Töbe yarabbi. 




Kız aşkını beklemektedir. Oğlan aşka inanmaz, cemaziyelevvelinden kim bilir ne olduysa aşka meşke inancı kalmamıştır.



İlk görüşte aşk? De get. Zinhar olmaz. Nefret? Hah bak bu zirvede.




Kızım gönül rızasıyla, kimsenin tesiri altında kalmadan... Cık.
 Zorla evlenecek, kaçarı yok. 




Kızımız evlenmek zorunda kalır, dans etmek zorunda kalır, oğlanın iş yerinde çalışmak zorunda kalır. Ne çektin be gülüm.




Yiğit oğlan başlarda işe mişe giderken, kızla tanıştıktan sonra iş güç hak getire. Hem kızdan nefret eder, hem dibinden ayrılmaz. 




Kız orta halli evden saray gibi eve gelin gider ama orası zindan olur annem zindan. 




Dizinin başlarında neşeyle gülen, hayat dolu kızımızın ortalarda gözyaşları ceyhun olur.




Düğünden pastayla çeyrek altınla kurtulmak mümkün değildir. Haldisiydi, yedi yeminiydi, pirinç dökmesiydi, mangalsutrasıydı, sinduruydu...
 Yok anam bitmez.




Geleneklerden öö gelir. Evlendi mi şimdi bunlar?  Heç sanmam. Kim bilir sırada ne var.



Müzik eksik olmaz. Hatta her karakterin müziği vardır. Dırınım dırınım çalıyorsa mendebur kaynana gelecek demektir. Çiftimizin müziği ise hep en güzelidir.




Zengin ve kibirli oğlanımız yavaştan zengin ve aşık oğlana dönüşür ama bir türlü kabul etmez. Ne oluyor bana hüleynnn deyip uykuları kaçar. Aşık oluyorsun yok bir şey.




Ortada aşk meşk olmadan önce bir şekilde oğlan, kızın alnına yanlışlıkla kan veya kırmızı boya sürüverir. Anam evleneceksiniz belli, neyin hinadı bu. 




Her bölüm en az bir kez, kız ve oğlan birbirine nefretini ilan eder.
Nafrat ediyorum senden nafrattt!..




Bakışmalar dizinin yarısını oluşturur. Gözlemlerime göre bu konuda zirve Maan Geet dizisinde. O bakışmalardan bir dizi daha çıkardı ama oyuncuların gözü karardı herhal.




Yüzlerce bölüm geçer de bekle ki oğlan gülsün. Yok. Gülmez.
Çünkü kibirli ve nefret doludur. Ama gülünce olay olur.




Daş kalpli, zalım oğlan sonunda kendini koyverir.




Muson yağmurlarının memleketinde daha fazla kuru kalmaları mümkün değildir. İkisi de sucuk olur. Adam ıslak ceketi kıza verir.
Şefkat abidesi mi? Yok gı ne hinlikler düşünüyor kim bilir.




Diziler en nihayetinde mutlu sonla biter.
En aşık, en romantik, ennn bir çift olurlar.





Siz de masal gibi bir dünyadan uyanıp gerçek dünyaya dönmeye çalışırsınız. Kafanızda müzikleri ve replikleriyle dizi uzun bir müddet devam eder.






Okuyanlara teşekkür, okumayanlara teessüf, atlayarak okuyanlara hayret eder, saygılar sunarım. 











Bu yazıyı sevdiyseniz hemmen şuraya tıklayınız

 Aşklı meşkli şevkli






Seyrettim De Ne Oldi

Beğenmediğimiz filmleri hırpalıyor, yerden yere vuruyoruz. Buyrun, okuyun, içiniz ferahlasın, yağlarınız erisin. 


Baahubali



    Bence bütün sorun başrolde. Güya yiğit bir savaşçı, ergen gibi dağ başlarında, kız peşinde dolanıyor. 
    Savaş sahneleri eyi ama gene de bir şeyler olmamış, eksik gibi. Ah Rudra oynayacaktı ki bu filmde.
 Ah ah... Rudrağğ...


I 2015



    Bismillah saatlerimi heder ede ede izledim şunu, Allah beni ıslah etsin. Fantastik, komedi, gerilim yapmaya çalışmışlar. Çok da çalışmamışlar, olmamış. Geçtik bunu.


Veer Zaara



Yani yorumları okuyunca dedim tamam hönküre hönküre ağlayıp aşktan öleceğiz, mendil hazır dursun. Anacım ne zaman baksam çayır çimen koşturup şarkı söylüyor bunlar. Sonunu getiremedim yalan yok. Ama şarkıları çok güzel.


Madrasapattinam 



İngiliz yaşlı kadın Hindistan'da geçmişini arıyor. Biraz Titanik gibi. 
O başroldeki kızın maşallahı var bak. Çok güzel. Ama o adam. Arkadaş filmin başında yaban, aşık oluyor yaban. Sonunda göremedik herifi, kesin gene yaban. 
Heç dutmadım.


Rab Ne Bana Di Jodi 



Çok güzel başladı. Düğüne gelirken damat öldü. Bizim memur kılıklı Shah Rukh kıza o an vurulunca, baba kızı buna verdi. Kız mutsuz falan. Adam dans kursunda bıyıksız modern haliyle kıza musallat oldu. İşte iki taraftan yürüttü. Yürütüyordu içim şüştü kapattım. Yahu ben de zannettim kurstaki Shah Rukh matah bir şey olacak. Gıcık ergenus hareketler. De get çocuk. 


Vivah



Evet samimi bir film. Hatta ilk dakikalarda sevdim de içtenliğini. Ama böyle ne bileyim dük. Ele dümdük. Kimse aşkından sürünmüyor. Herkes mutlu. 
Sürüneceksiniz ülennnn.


Gişemde çakılan filmler devam edecek.





Hint Filmi: Raavanan


    Nasıl desem bir tuhaf film. Tuhaf  şekilde çok beğendim.
  Aishwarya Rai ve Vikram rollerine çok yakışmışlar. Aynı film aynı yıl, Aishwarya Rai aynı kalarak başka bir versiyonu da çekilmiş. İkisini de izledim. Raavanan çok daha güzel geldi bana.
      Filmi hintfilmiizle sitesinden izledim.


   Yer, zaman, olay, kişiler... Hepsi cuk. Sonu böyle olmamalıydı türünden ama filme yakışan da oymuş gibi. Arada köprülü aksiyon sahnesi içinizi hoplatabilir. 
  Konu özetle ve spoilersız şöyle; olağanüstü manzaralar içinde, emniyet müdürünün muhteşem karısı, değişik garip bir adam tarafından kaçırılıyor. Elbette bir amacı var ve siz film boyunca adamımız Veera gibi kaşlarınızı çatıp, dişlerinizi sıkıyorsunuz.
    Ama sonu niye öyle oldu ya! Bollywood yapma bunu bize! (Kendimi acilen dutmalıyım)... 


     Öyle ortalarda dolaşan bir film değil bu. Çoğunuz duymamışsınızdır belki. Ben de rastlamamıştım daha önce.
   Bir gün içinde  Maan Geet dizisinde bir şarkıya vurulmam, internette aratmam ve aşağıdaki klibine ulaşmam beni filme götürdü.

    Videoyu izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. E o zaman iyi seyirler! 

Bollywood is Bollygood!
















Hint Dizisi: Geet Hui Sabse Parayi



  Kanal 7'yi vatana millete yaptığı büyük hizmetinden dolayı tekrardan kutluyorum. 

  Niyçün? 

  Evlilikle alakası olmayan localı çaylı cazgır programlara ve batıdan araklanmış, şu eve birkaç kişi toplayalım da tiyatro çevirsinler tarzı programlara, masum aşk dizileriyle hoş bir alternatif getirdiği içün. 

  Bence akşam 10'dan sonra gündüzün tekrarı olmalı. Milletimizin selameti adına bazı adamlar acık romantizm görse fena mı olur? Kanal geçişlerinde bile rastlasa, odunluğunun farkına varır diye düşünüyorum naçizane.
(Anam biraz ağır oldu galiba.) 


   Gelelim dizimize...

  Tam adı: Geet Hui Sabse Parayi.
Ama internette Maan Geet adıyla nam salmış. 
  470 bölümden oluşuyor. Bölümler 20 dk. Ben hintfilmcenneti sitesinden izledim 220'lere kadar. 
 Sonra telaşeden ara verdim, henüz bitiremedim diziyi. Hepsi çevrilmemişti zaten. Siz başlayın anacım, yarısına kadar bile olsa izleseniz hoşlar ötesi olur.

  Iss Pyaar yani Bir Garip Aşk dizisini bilenler vardır. Onu bu diziden esinlenerek yapmışlar. Kıyaslamak gerekirse Iss Pyaar kadar olaylar zinciri yok ama duygu yoğunluğu fazla.


   Kızımız Geet neşeli, cıvıl cıvıl çağında nasıl oluyorsa birkaç gün içinde bir şekilde ailenin ve Geet'in güvenini kazanan Dev isimli Kanada'ya gidecek bir adamla evleniyor, evlendiriliyor. Adamdan hamile kalıp, bir de üstüne havaalanında terk edilince köle izavra misali çileli günleri başlıyor. 
  Kızın dedesine mi sinir olacaksınız, abisine mi, onca eziyete ses çıkarmayan babasına mı, tercih size kalmış. (Bu nasıl aile piiiii...) 

  Tüm bunlar olurken esas oğlan Maan nerde? Zenginlikten kendini çayıra böcüğe vermiş, arazilerde dolaşıyor, çadır kuruyor, kamp yapıyor. Dizide hemen çıkmıyor, birkaç bölüm sonra görüyoruz. Arnav gibi sert, kibirli, aşka inanmıyor.


  Bir şekilde yolları kesişiyor Maan ve Geet'in. Kızı ailesinin elinden kurtarıyor, zira öldürecekler hamile olduğu ve ortada kaldığı için. 
  Devamında herkes kendi yoluna gidiyor, ta ki Geet başka bir şehre yerleşip her şeyden habersiz Maan'ın şirketinde işe başlayana kadar.

  Demiştim ya, Iss Pyaar kadar olay yok ama duygu yoğunluğu fazla diye. Zira ben diziyi ilk izlediğim zamanlar, bu bakışmalardan bir dizi daha çıkar demiştim. Hint dizileri gerçek olamayacak kadar romantik diyoruz ya, işte bu onlardan bir kat daha fazla.


 İzlerken içinizden geçmiyor değil, ya arkadaş sizin hayat telaşeniz, ne bileyim fatura derdiniz, ay sonunu getirememe korkunuz yok mu? Uzuuun uzuuuun bakışıyorlar ve dünya duruveriyor. Ben sıkılmadım, çok sevdim.

  Müzikleri de muhteşem. Hele bir Maahi var ki, onlar bakışsın, müzik çalsın sabaha kadar. 

  Özetle, Hindustani meşk dizileriyle mest olmuş güzide insanlar, listeye bu diziyi de alın derim... ❤ 




Bayıldım bu yazıya diyorsanız, şunlara bayılmanız da garanti kapsamında...






Hint Filmi: Suriya 24


   3,5 kez izledim a dostlar, mohteşem mohteşem! 

 Filmi ilk börek sararken keşfettim. Tek başıma izleyip de mundar etmeyeyim diyerek yarım bıraktım, buçuğu budur. Sonra başka başka kişi ve yerlerde bıkmadan izledim, her defasında aynı zevkle. Bilim kurgu sevmeyen ben, böyle ettiysem derhal izleyin derim.



 İyi kalpli zeka küpü adamımız Sethuraman, zamanı durdurabilen, ileri geri alabilen bir saat yapmaya çalışıyor. Başarıyor da. Lakin kötü kalpli, zeka küpü olmayan ikizi Athreya o an burnunun dibinde bitiyor. Derdi saat bittabi. 

 Sethuraman çevik hareketlerle saat kutusunu, kuytu yerde icat harikası beşiğinde debelenen oğlunun yanına saklıyor. 

 Tabi bu sırada kötü ikiz hıncını Sethuraman'ın karısından alıyor. Bilim adamımız, bebişi ve saatiyle kaçmayı başarıyor.
  Oh be diyorsunuz, iyilee kazansın gari. Netekim öyle olmuyor, bir dizi maceradan sonra bebiş, yanına gizlenen kutuda ne olduğundan habersiz büyüyor.




  Bu arada filmin başrol oyuncusu Suriya, ikizler ve oğlu olarak üç rolde. Maşallah diyorum. 

   Her duyguya hitap edecek bir film adeta. Yok yok... Gerilimle başlıyor, ortalarda aşk-komedi, sonlara doğru dram-gerilim. 

   Filmi izlerken acayip mutlu olacağınızı, müzikleri de dahil her anında beyninizin haz oranını çılgınca yükselteceğini garanti ediyorum. Zamanı durdurma sahneleri, sürprizleri beni benden aldı.




   Spoilersız organik yazacağım diye epeyce zorlandım. Daha konuşturmayın beni, tez izleyin anacım!..

⭐ 



Hint Dizisi: Bir Garip Aşk



  Dikkat! Bol aşk ve bol macera içerir.

    Kanal 7'nin ilk yayınladığı Hint dizisi. Siz bunu ilk kez tvde görüp içine düşerken biz ohooo başka dizileri de devirmiş kıyaslama yapıyorduk hatun kız.


   Bu diziyi hem altyazılı, hem de tvde Türkçe izledim. Dublaja karşı olmama rağmen yine de güzeldi seslendirme, yakıştırdım. Sadece kanal bazı uzun bölümleri keserken kopukluk olmuş. Daha özenli yapabilirlerdi. Güzel tarafı ise kaliteli görüntüde izlemek. 

    Orjinal adı, Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon? Türkçesi, Bu Aşka Ne Ad Vereyim? (Cümlenin sıralanışını görünce bu Hintçe kolay zaar deyip mevzuya el attım. Yaklaşık bir aydır öğrenmeye çalışıyorum. Süreci merak edenler varsa yorum bölümünden sorabilirsiniz.) 

    398 bölümden oluşuyor orjinali. Bölümler 20 dk. Bizim Bir Garip Aşk versiyonu ise 102 bölüm ve 1,5 saat kadar.


   Konu ise Hint klasiklerinden.
"Nefret ediyorum senden, nefret!.. Buna nasıl cüret edersin? "
  Duyguların aktarımı, karakterlerin cuk oturması, müzikleri, gelenekleri... Diziyi muhteşem yapıyor. (İyisiniz hoşsunuz da puta tapmayaydınız be gülüm!) 

  Khushi... (Güzel kızımız, adı gibi mutlu) Öyle deli dolu ki, insana enerji veriyor. Çok dindar, sürekli ellerini birleştirip yukarı bakıyor. (Ya hu biz müslümanız, bizim dizilerde bu kadar dua etmiyorlar!) 
 Kıyafetleri, takıları... Eminim hayran kalacaksınız. Ve her üzüldüğünde yaptığı meşhur jalebi tatlısı... (Ben de erinmedim yaptım valla. Hem de misafire. Çookkk lezzetli oldu.)

  Arnav... (Esas oğlan. Bu arada adam Türkiye'ye geldi. Kötü bir organizasyondu, inşallah pişman olmamıştır.) Arnav gıcık, agresif, inancı yok, maddiyatçı...


   Gün geliyor, fakir ama gururlu Khushi'nin yolu bu zengin ama küstah oğlanla kesişiyor. Hem de pek çok kez. 
 Nasıl oluyorsa adama borçlanıyor. İşe gireyim de şu mendeburun borcunu ödeyip kurtulayım diyerek bir şirkette çalışmaya başlıyor. Eh şirket kimin anlamışsınızdır! Ya ne olacağdı...

  Nefret halleri de, aşk halleri de çok içten. Birbirine çok yakışan bir çift. (Rudra ile Paro da çok yakışıyordu.)

   Dizinin güzel taraflarından biri de tabi ki hiç müstehcen sahne olmaması. Aşkı, nasıl bu kadar güzel ve temiz anlatmışlar diyorsunuz.


   Bollywood etkileri de bolca mevcut ama hiç rahatsız etmiyor hatta romantizm alıp başını gidiyor o anlarda. Misal: 
   İkili karşılaşınca esen rüzgar (Evin içi de dahil), Khushi'nin zarif bayılmaları (Biz yığılıyoruz genelde, o ayakta bayılıyor), sık sık şalın, oğlanın bir yerlerine takılması, düşmeler, çarpmalar, dakikalar süren bakışmalar... 

    Her şeyiyle dizinin atmosferi sizi içine çekiyor. İzlemediyseniz ahanda fırsat, kendinizi mahrum etmeyiniz. 

    Peki... Son bir vurucu cümle ile bitireyim bari. Daha iyisi yapılana kadar, en iyi iki aşk dizisinden biri...
Diğeri de hemen şuracıkta 



Hint Filmi: Fan



 Öncelikle Shahrukh Khan hayranı olmadığımı belirteyim azizim. En azından üç büyük Khan krallığında Aamir Khan ve Salman Khan'dan sonra gelir bende. 

  İşte ne bileyim, bir Benim Adım Khan filmini öyle dolu dolu izledim,  bir de Fan'ı. Dur filmi anlatacağım, bir içimi dökeyim de. 

   Bu ademin en son Swades'ini izlemiştim, oflaya puflaya. Veer Zaara'yı sonlara doğru, Jab Tak Hai Jaan'ı yarıda, Om Shanti Om'u da  çeyrekte bırakmıştım. Devdas'a ne oldu hatırlamıyorum. (Enee Aishwarya Rai vardı onda, gitti gül gibi film). 

    Bende mi sorun var acep? Neyse olur öyle şeyler. Zamana bırakmıştım, iyi de etmişim. Bir Fan geldi, tekrar heyecanlara saldı beni. Çok beğendim, büyük bir zevkle izledim!


  Aryan, Hindistan'ın meşhur aktörü. Gaurav ise ona çok benzeyen, hayranı olan, hayır bu hafif kalır,  manyağı olan bir genç. (Bu arada Gaurav da Shahrukh'un kendisiymiş, her çekim öncesi 4 saatlik bir makyaj harikası). 

   Sanatçıların benzerleri yarışmasında ödül alıyor ve  ödülünü  Aryan'a sunmak, fotoğraf çektirmek, abi ben sana hayranım, bir imza be güzel abim demek için Delhi'ye yola çıkıyor.


   Aryan'la görüşebiliyor mu peki?  
Görüşmek ne kelime, adamın burnundan getiriyor, ünlü olduğuna pişman ediyor. 

 Aryan'ın "Benim hayatım, benim zamanım. Neden sana beş saniyesini vereyim ki?" cümlesiyle Gaurav'da film kopuyor. 
(Ne kadden zalım bir Aryan)
    Vay sen misin bunu diyen! Şimdiye kadar ben senin peşinden koştum. Bundan sonra sen benim peşimden koşacaksın! 
  Filmin bütün aksiyonu burda başlıyor. Sözünün eri Gaurav, Aryan'ın ününü dibinden sıyırıyor, hafakanlara gark ediyor.


  Heyecanı, koşturması bitmeyen bir film ama ben yer yer duygulandım, acıdım Gaurav'a. Özellikle son sahnelerde. Aryan'a ise hep kızdım. Bir özür dile, razı çocuk. Yok... Soykası batasıca hoşşik.

 Peki savaşa dönüşen bu oyunu kim kazanıyor? Aksiyonun bittiği dramatik nokta burası... İkisi de kaybediyor.



  Hulâsa-i kelam film özetle diyor ki, biz fanlar olmadan siz ünlüler bir hiçsiniz! 

Doğru söz vesselam... ❤










Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...