film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Seyrettim De Ne Oldi

Beğenmediğimiz filmleri hırpalıyor, yerden yere vuruyoruz. Buyrun, okuyun, içiniz ferahlasın, yağlarınız erisin. 


Baahubali



    Bence bütün sorun başrolde. Güya yiğit bir savaşçı, ergen gibi dağ başlarında, kız peşinde dolanıyor. 
    Savaş sahneleri eyi ama gene de bir şeyler olmamış, eksik gibi. Ah Rudra oynayacaktı ki bu filmde.
 Ah ah... Rudrağğ...


I 2015



    Bismillah saatlerimi heder ede ede izledim şunu, Allah beni ıslah etsin. Fantastik, komedi, gerilim yapmaya çalışmışlar. Çok da çalışmamışlar, olmamış. Geçtik bunu.


Veer Zaara



Yani yorumları okuyunca dedim tamam hönküre hönküre ağlayıp aşktan öleceğiz, mendil hazır dursun. Anacım ne zaman baksam çayır çimen koşturup şarkı söylüyor bunlar. Sonunu getiremedim yalan yok. Ama şarkıları çok güzel.


Madrasapattinam 



İngiliz yaşlı kadın Hindistan'da geçmişini arıyor. Biraz Titanik gibi. 
O başroldeki kızın maşallahı var bak. Çok güzel. Ama o adam. Arkadaş filmin başında yaban, aşık oluyor yaban. Sonunda göremedik herifi, kesin gene yaban. 
Heç dutmadım.


Rab Ne Bana Di Jodi 



Çok güzel başladı. Düğüne gelirken damat öldü. Bizim memur kılıklı Shah Rukh kıza o an vurulunca, baba kızı buna verdi. Kız mutsuz falan. Adam dans kursunda bıyıksız modern haliyle kıza musallat oldu. İşte iki taraftan yürüttü. Yürütüyordu içim şüştü kapattım. Yahu ben de zannettim kurstaki Shah Rukh matah bir şey olacak. Gıcık ergenus hareketler. De get çocuk. 


Vivah



Evet samimi bir film. Hatta ilk dakikalarda sevdim de içtenliğini. Ama böyle ne bileyim dük. Ele dümdük. Kimse aşkından sürünmüyor. Herkes mutlu. 
Sürüneceksiniz ülennnn.


Gişemde çakılan filmler devam edecek.





Hint Filmi: Raavanan


    Nasıl desem bir tuhaf film. Tuhaf  şekilde çok beğendim.
  Aishwarya Rai ve Vikram rollerine çok yakışmışlar. Aynı film aynı yıl, Aishwarya Rai aynı kalarak başka bir versiyonu da çekilmiş. İkisini de izledim. Raavanan çok daha güzel geldi bana.
      Filmi hintfilmiizle sitesinden izledim.


   Yer, zaman, olay, kişiler... Hepsi cuk. Sonu böyle olmamalıydı türünden ama filme yakışan da oymuş gibi. Arada köprülü aksiyon sahnesi içinizi hoplatabilir. 
  Konu özetle ve spoilersız şöyle; olağanüstü manzaralar içinde, emniyet müdürünün muhteşem karısı, değişik garip bir adam tarafından kaçırılıyor. Elbette bir amacı var ve siz film boyunca adamımız Veera gibi kaşlarınızı çatıp, dişlerinizi sıkıyorsunuz.
    Ama sonu niye öyle oldu ya! Bollywood yapma bunu bize! (Kendimi acilen dutmalıyım)... 


     Öyle ortalarda dolaşan bir film değil bu. Çoğunuz duymamışsınızdır belki. Ben de rastlamamıştım daha önce.
   Bir gün içinde  Maan Geet dizisinde bir şarkıya vurulmam, internette aratmam ve aşağıdaki klibine ulaşmam beni filme götürdü.

    Videoyu izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. E o zaman iyi seyirler! 

Bollywood is Bollygood!
















Hint Filmi: Jodhaa Akbar


   3,5 saatime el koydu ama neydi öyle anam babam! Akşam başlayıp gecenin bağrına kadar sürünce haftalar geçti, mevsimler değişti sandım.


 Önce filmin videosuna rastladım youtubda, izlerken kendimden geçiverince dedim tez komple izlemeli. 
 Hrithik Roshan ile Aishwarya hatunu Guzaarish filminde beğenmemiş, yarım bırakmıştım (Belki dönerim bir ara, hâlâ ordaysalar).


  Yok yok türünde bir film bu. Tarih, aşk, görsellik, kalite... Gerçek hayattan bir hikaye. Çeşitli rivâyetler var imiş ama sonuçta gerçek. 

  16. yüzyılda geçen büyüleyici bir masal. Babür Şahı Celaleddin Muhammed Akbar ve Hindu Rajput prensesi Jodhaa, iki krallığın ittifakı içün anlaşmalı evleniyorlar. 
  Kız adına biraz zorla oluyor. Zira kız hindu, adam müslüman. Jodhaa iki şart öne sürüyor.


  İmparator Akbar için politik başarının çok da değeri yok. Onun için refah bir imparatorluğun tanımı, barış, huzur ve hoşgörü içinde yaşayan halklar. 
 Bu yüzden şartları kabul ediyor ve evleniyorlar. 


   Bir anlamda Akbar için hem aşkta hem de siyasette zorlu bir sınav başlıyor.

  İkilinin kılıçla vuruşma sahnesi beni benden aldı. Halkların Akbar'a tabi olduğunu gösteren danslı sahne ise muazzam. 


  Hrithik de, Aishwarya da filme çok yakışmış. Kostümler, tablo gibi sahneler, derinnn romantizm... 



Muhteşem misin tatlım yağğ! 




Hint Filmi: Suriya 24


   3,5 kez izledim a dostlar, mohteşem mohteşem! 

 Filmi ilk börek sararken keşfettim. Tek başıma izleyip de mundar etmeyeyim diyerek yarım bıraktım, buçuğu budur. Sonra başka başka kişi ve yerlerde bıkmadan izledim, her defasında aynı zevkle. Bilim kurgu sevmeyen ben, böyle ettiysem derhal izleyin derim.



 İyi kalpli zeka küpü adamımız Sethuraman, zamanı durdurabilen, ileri geri alabilen bir saat yapmaya çalışıyor. Başarıyor da. Lakin kötü kalpli, zeka küpü olmayan ikizi Athreya o an burnunun dibinde bitiyor. Derdi saat bittabi. 

 Sethuraman çevik hareketlerle saat kutusunu, kuytu yerde icat harikası beşiğinde debelenen oğlunun yanına saklıyor. 

 Tabi bu sırada kötü ikiz hıncını Sethuraman'ın karısından alıyor. Bilim adamımız, bebişi ve saatiyle kaçmayı başarıyor.
  Oh be diyorsunuz, iyilee kazansın gari. Netekim öyle olmuyor, bir dizi maceradan sonra bebiş, yanına gizlenen kutuda ne olduğundan habersiz büyüyor.




  Bu arada filmin başrol oyuncusu Suriya, ikizler ve oğlu olarak üç rolde. Maşallah diyorum. 

   Her duyguya hitap edecek bir film adeta. Yok yok... Gerilimle başlıyor, ortalarda aşk-komedi, sonlara doğru dram-gerilim. 

   Filmi izlerken acayip mutlu olacağınızı, müzikleri de dahil her anında beyninizin haz oranını çılgınca yükselteceğini garanti ediyorum. Zamanı durdurma sahneleri, sürprizleri beni benden aldı.




   Spoilersız organik yazacağım diye epeyce zorlandım. Daha konuşturmayın beni, tez izleyin anacım!..

⭐ 



İspanyol Filmi: Pan'ın Labirenti



  Yabancı film dalında 3 Akademi Ödülü, yerli yabancı çeşitli festivallerden 68 ödül almış bir filmden bahsediyorum azizim. Ceketimizi ilikleyip yazıyı öyle okuyalım lûtfen. 




 Öncelikle fantastik filmlerden hiç hazetmediğimi belirtmek isterim. Bilgisayar başında yapılan, eciş bücüş mahluklu filmlerden de öyle. 
  Zira o tarz filmlerde korkmaktan çok gülesim gelir. 

    Ancaaak... 

   Gelelim fantastik gizem türünde olmasına rağmen gönlümde taht kuran Pan'ın Labirenti'ne.

  Değindiği ince noktalar üzerine pek çok fikir yürütülebilecek derinlikte bir film.
(İnsanın zaafları, sebatla doğru yolda olursa muradına ereceği, ölümden sonra iyilerin de kötülerin de layığını bulacağı gibi pek çok nokta var. Hatta filmden sonra dostlarınızla bir mütalaa yapabilirsiniz.) 




   10 yaşındaki Ofelia, hamile ve hasta olan annesiyle birlikte İspanya iç savaşı sonrası yüzbaşı olan üvey babasının yanına taşınıyor.  (Taşınmaz olaydı. Hay vicdansız, hoşşik adam!)
  Evin arka bahçesindeki esrarengiz labirent ve içindeki Pan adındaki gerçeküstü yaratık, Ofelia'nın tüm yaşamını değiştiriyor. 




   Üvey baba millete kan kustururken ev ahalisi gizliden gizliye işlerini yürütüyor. Ofelia ise Pan'ın verdiği görevlerle adım adım kaderine yürüyor. 

   Sonu iyi mi bitiyor, kötü mü? Valla iyi bitiyor ama yine de içinize bir şeyler oturabilir.

  Vurucu müzikleri ise çarpıcı sahneleri tamamlamış. Kendinizi yer yer koltuğa yapışmış bulabilirsiniz. 




 Filmi dublajlı izlemenizi öneririm, seslendirme çok başarılı olmuş. Ayrıca filmde Mercedes'in Ofelia'ya söylediği ninni ise hâlâ kulaklarımda. 
    
     Kesinlikle izleyiniz!
Gerileceksiniz, üzüleceksiniz ve iyi ki izledim diyeceksiniz! 

⭐ 

Hint Filmi: Lage Raho Munna Bhai



  Bu film gününüzü, akşamınızı, hangi vakitte izliyorsanız o anı güzelleştirecek bir film azizim. Kendinizi sürekli gülerken yakalayacağınız, sıcacık, aşklı, maceralı, gizemli, hiç bitmese diyeceğiniz türden bir yapım. 
(Ha? Tabi ki Bollywood dostum!..) 



 Sanjay Dutt ve Vidya Balan'lı filmin konusuna gelince... (Film yazılarım spoiler içermez, organiktir, sağlıklıdır, rahatlıkla dibine kadar okuyabilirsiniz.) 

  Adamımız Murli Hindistan'da bir çete lideri. Radyo programcısı Jhanvi'ye delice aşık oluyor, görmeden, sadece sesinden. 
Her sabah, good morningggg Mumbaiiii diyen bir ses... (Hindistan'a gidersem ben de öyle bağıracağım.) 


  Jhanvi bir yarışma düzenliyor.  Gandhi hakkındaki soruları telefonda doğru cevaplayan radyoya konuk olmaya hak kazanacak. 
  Murli çetenin yardımı ile hepsini cevaplıyor. Hal böyle olunca radyoya konuk oluyor, kızla tanışıyor, ona tarih profesörü olduğunu söylüyor ve macera başlıyor. 


 Kıza rezil olmamak için kütüphaneye kapanıyor, Gandhi'nin hayatını öğreniyor. Tabi bu arada olaylar alıp başını gidiyor. Sevdiğimiz, şaşırtan, vurucu Bollywood sürprizleri de mevcut filmde. O yüzden ayrıntıya girmiyorum. 


   Murli'nin yakın arkadaşının konuşmasına ayrıca bayıldım. Hintçe zaten gırdi gırdi karışık bir dil, adam da  hızlı konuşunca pek sevimli olmuş.

   Evettt dönelim başa... İzlemediyseniz tez elden izleyin azizim. 
Hatta kocanızla, yavuklunuzla, olmadı kankanızla izleyin, mutlu olun ve içinizde kelebekler uçuşsun!..

Hint Filmi: Fan



 Öncelikle Shahrukh Khan hayranı olmadığımı belirteyim azizim. En azından üç büyük Khan krallığında Aamir Khan ve Salman Khan'dan sonra gelir bende. 

  İşte ne bileyim, bir Benim Adım Khan filmini öyle dolu dolu izledim,  bir de Fan'ı. Dur filmi anlatacağım, bir içimi dökeyim de. 

   Bu ademin en son Swades'ini izlemiştim, oflaya puflaya. Veer Zaara'yı sonlara doğru, Jab Tak Hai Jaan'ı yarıda, Om Shanti Om'u da  çeyrekte bırakmıştım. Devdas'a ne oldu hatırlamıyorum. (Enee Aishwarya Rai vardı onda, gitti gül gibi film). 

    Bende mi sorun var acep? Neyse olur öyle şeyler. Zamana bırakmıştım, iyi de etmişim. Bir Fan geldi, tekrar heyecanlara saldı beni. Çok beğendim, büyük bir zevkle izledim!


  Aryan, Hindistan'ın meşhur aktörü. Gaurav ise ona çok benzeyen, hayranı olan, hayır bu hafif kalır,  manyağı olan bir genç. (Bu arada Gaurav da Shahrukh'un kendisiymiş, her çekim öncesi 4 saatlik bir makyaj harikası). 

   Sanatçıların benzerleri yarışmasında ödül alıyor ve  ödülünü  Aryan'a sunmak, fotoğraf çektirmek, abi ben sana hayranım, bir imza be güzel abim demek için Delhi'ye yola çıkıyor.


   Aryan'la görüşebiliyor mu peki?  
Görüşmek ne kelime, adamın burnundan getiriyor, ünlü olduğuna pişman ediyor. 

 Aryan'ın "Benim hayatım, benim zamanım. Neden sana beş saniyesini vereyim ki?" cümlesiyle Gaurav'da film kopuyor. 
(Ne kadden zalım bir Aryan)
    Vay sen misin bunu diyen! Şimdiye kadar ben senin peşinden koştum. Bundan sonra sen benim peşimden koşacaksın! 
  Filmin bütün aksiyonu burda başlıyor. Sözünün eri Gaurav, Aryan'ın ününü dibinden sıyırıyor, hafakanlara gark ediyor.


  Heyecanı, koşturması bitmeyen bir film ama ben yer yer duygulandım, acıdım Gaurav'a. Özellikle son sahnelerde. Aryan'a ise hep kızdım. Bir özür dile, razı çocuk. Yok... Soykası batasıca hoşşik.

 Peki savaşa dönüşen bu oyunu kim kazanıyor? Aksiyonun bittiği dramatik nokta burası... İkisi de kaybediyor.



  Hulâsa-i kelam film özetle diyor ki, biz fanlar olmadan siz ünlüler bir hiçsiniz! 

Doğru söz vesselam... ❤










Hint Filmi: Bajrangi Bhaijaan



Bolivuud sevilesi çünkü, 

   Bu filmlerdeki çekim hataları (Kayalıklara tutunan Shahrukh'u saran halatların arzı endam etmesi), bol müzik ve dans (bazen olay ve diyalogdan fazla), aşırı duygusallık (Adamların kızarık gözlerle cumbul cumbul gözyaşı dökmesi), abartılı ekşın sahneleri, dakikalarca süren bakışmalar, evin içinde bile esen rüzgarlar beni hiç rahatsız etmiyor. 

  Hollywood öte dursun soğuk nevale, daha bizden, daha sıcak Bollywood...

  Bu bilgi pıtırcıklarından sonra gelelim  derhal, tez zamanda izlememiz, izletmemiz gereken filme...




  Elimden geldiğince, tanıdık tanımadık herkese tavsiye ettiğim bir film. Başrolünde Salman Khan'ın olduğu bu film çok yeni ve ödül almış.

  Zaten gerçek hayattan uyarlama. Dilsiz küçük kızımız Pakistanlı bir müslüman. Adamımız çok dindar bir Hintli. (Maymuna tapıyor)

 Annesi kızının dili çözülsün diye Pakistan'dan trenle Hindistan'a yola çıkıyor. Türbeye adak adayacaklar.
   Yolda kız trenden iniveriyor bir gece vakti ve Hindistan topraklarında kalıyor. Hem hüzünlü hem komik maceramız tam burada başlıyor. 




   Hindistan'da kaybolan bu küçük kızı evine ulaştırma macerası olan film, özünde hangi inançtan olursa olsun insanın erdemleri sayesinde bir ortak nokta bulabileceğini anlatıyor.

  Çok güleceğiniz ve çok ağlayacağınız bir film. (Benim gibi kolay ağlamayan birinin bile gözünden yaş getirdi yani)

  Müziklerine gelince, hepsine bayıldım. Duyguları çok iyi yansıtan şarkılar olmuş. Hâlâ ara sıra dinliyorum.

   Beni Salman Khan hayranı yapan, yok mu bu ademin başka filmleri dedirten, elimden gelse herkese izleteceğim film! 




  Velhasıl alın yanınıza kocanızı (o yoksa eltinizi görümcenizi), bir kova da mısır, yayılın izleyin. Yoksa bu dünya çekilmez anacım. 
 Ha, bir de izledikten sonra nadide yorumlarınızı reca ediyorum... ♥ 

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...