Pate Brisee etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pate Brisee etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Züchex Fuar'ında Bir Küçük Mutfak Faresi


Okulum inanılmaz bir tempoyla başladı. Her gün teorik dersler görüyoruz. 2 hafta böyle devam edecekmiş sanırım. Tabi bunun sonucunda her gün sınavlar da oluyor. Okuldan eve gelip harala gürele ders çalışıyorum! Ehhhhh! İkinci B noktam; "Birinci Olarak Bitirmek" olduğunu düşünürsek, devamlı çalışmam ve bütün sınavlardan dehşet güzel notlar almam lazım. Lazım da lazım!! Kafamı derslerden kaldıramıyorum desem inanın yeridir sevgili okuyucularım! Uzun süredir erken kalkmadığım için, her sabah 7:00'de gözlerimi açıyor olmam beni alt üst ediyor, bunu itiraf etmeliyim. Ha bir de uyanamıcam korkusu da cabası! O yüzden salonda koltukta yatıyorum! Sığıntı gibi! :) İlk hafta konuları o kadar ilginçti ki, neredeyse herşeye karşı bakış açım değişti diyebilirim. Özellikle; Gıda Zehirlenmeleri ve Hijyen konusu beni aldı götürdüüüüüü!! Herşeyde bakteri ve virüs görüyorum! :) Üstüne de Maliyet Hesabını gördükten sonra, artık dışarı da öyle kolay kolay yemek yiyebileceğimi sanmıyorum! Kızlarımla buluştuğum günleri saymayalım ama! :) İlk hafta allak bullak olduktan sonra 3 gün Züchex Fuar'ında çalışmak için Tantitoni firmasından teklif geldi. Seve seve kabul ettim tabi ki! :) Sabah 6:00'da kalkıp metroyla Karaköy'e gidip oradan da Beylikdüzü'ne gidip bütün gün ayakta kalıp çalışmanın sonucu ne oldu biliyor musunuz? Et kesmesi, kramplar ve sancılar!!! :))) Değdi mi peki? Sonuna kadar hem de!!! Beni seçtikleri için teşekkür ediyorum onlara. Fuarda; Kurabiyeler, Brownie'ler, Havuçlu Kekler, Rainbow Cake'ler ve Elma Toplarım havada uçuştu! İnsanların gelip benden tarif almaları ve onların şirketinin organizasyonlarında çalışmam için telefon numaramı istemeleri dünyalara bedeldi sevgili okuyucularım! Yaptıklarımdan en çok hangisi beğenildi derseniz; yurdum insanı Elma Toplarıma bayıldı! Ki yapılışı en kolay olanı da oydu. Kendisi; Elma Püresi, Tarçın, Bisküvi ve Ceviz'den oluşuyor. İltifat duymak ne kadar da güzel bir şeymiş yahu! :) Bütün durmadan tatlı-tuzlu demeden birşeyler yapmak ve insanlar yediğinde suratlarında oluşan gülümseme ifadesi gibisi yok, inanın. Fırından yükselen Pate Brisee Tartaletler, peynir-dereotu ve zeyin topluluğu üstüne süslenince insanları kendilerinden geçirtti. "Bu koku da nedir yahu?" diye gelen insanlar, kızlarım olana kadar başımda dikildiler. Küçük mutfak faresi iş başındaaaaaa!! Savulunnnnn anacımmm!!! :) Yoruldum mu? Offfffff!! Hemde nasıl! Dönüş yolundaki trafiği söylememe gerek yok herhalde! :) Bunlar, ileride seçtiğim yolda başa çıkacağım en hafif yorgunluklar, biliyorum. Pazar günü, fuardaki son günümü de tamamladım ve eve geldim. Biraz dinlenip hemen ders çalıştım. Çünkü, bugün Mutfak Ekipmanları dersinden sınavım vardı. Biyonik adam gibiyim resmen! :) Biraz dinlenip, ders çalışmam lazım yine sevgili okuyucularım.
Umarım, ekranın öteki ucunda herşey yolundadır. :)
Bon Appetit! :)

Ahh! Parmesan kokan Çubuklar!!


Referandum ve Final maçı derken insanın karnı acıkıyor değil mi? Nitekim benim sevimli İtalyan edası güden ailem için öyle oldu! :) Ailem için şunu diyebilirim, hani aynı anda yüksek sesle bir konu hakkında tartışırken 2 dakika sonra yine yüksek sesle kahkalarla gülebiliyoruz. Sanırım en sevdiğim yanımız bu! :) Karın gurultuları içinde can çekişirken, yerimden kalktım ve direk mutfağa yöneldim. İlk önce annemin müthiş reçetesi Peynirli Poğaca yaptım. Bunu yazarken onun reçetesi olduğunu muhakkak belirtmemi söyledi de kendisi! :)) Bu Poğaca'nın en büyük özelliği ise, ertesi günde rahatlıkla yenilebiliyor olması sevgili okuyucularım. Poğacacığım fırından çıktıktan sonra güzel bir demli çay eşliğinde midelerdeki o derin ve huzurlu yerini buldu. Sağanak yağmurda televizyon karşısındaki mükemmel uyum! Ardından üşenmeyip Pate Brisee hamuru yoğurdum. Her zaman tatlı tatlı olmaz değil mi? Arada tuzlu cicilerde yapmak lazım. Tuzlu yaparken en sevdiğim hamur bu açıkçası. İlk önce hamuru yoğurdum ve dinlenmesi için buzdolabında biraz beklettim. Hamurcuk kendine geldikten sonra güzelce oklavayla açtım. Üzerine Parmesan Peyniriyle donattım. Ahhh! Şimdiden kokusunu duydunuz mu sizde benim gibi? :) Sonra uzun ince kestim ve her birini spiral şeklinde büküp tepsideki yerlerini aldırttım. Yaklaşık olarak 20 dakikada pişti çocuklarım. 15 dakika da tutulabilir fakat ben rengini daha koyu seviyorum. İlk tepsideki gözü kara yavrucakları yavaş yavaş tepsiden alırken, kocaman tepsi hoppaaa yere yuvarlandı!!! İşte göze nazara geliyorum! Düşmesi imkansız haldeki çocuklarım bile düşüyorsa ben daha ne yapayım!! Bir elimde spatula bir elimde çatal ayakta kaskatı durdum. Gözlerim doldu ve ayak parmaklarımdan yukarı doğru süzülen sıcaklığı hissetmeye başlamıştım ki annem yanımda bitti ve çığırmama ramak kalmış halimi sakinleştirdi!! Paramparça hatta tuzla buz olan çubuklarım çöpteki yerlerini aldılar. Hayır! Hayır! Bu kadar küçük bir şey beni alt edemez deyip tekrar hamur tutup yaptım! Voilaaa!!! C'est tres Magnifique!!!! Özellikle kilolarından aşırı rahatsız olan annem, bayıla bayıla yedi diyebilirim! Afiyetler, Ballar ve Şekerler olsun ona! :) Tuzlu cicilerimi yaptıktan sonra maçı seyretmek için Etilere gittik. Maç öncesi ben tatlı krizime yenik düştüm! Ne diye düştüysem artık! Dondurmalarıyla meşhur olan yerde Krem Şokala mı yoksa Supangle mi yesem derken Supangle'de karar kıldım. Artık Bayram öncesi mi yaptılar bilmiyorum ama kendisi zehirlenmeme yol açtı sevgili okuyucularım! Yok yani bende akıl yok! Daha yerken "bu bayat!!" deyip yine de üstüne yiyebiliyorsam sonuçlarına da katlanıcam değil mi?! Bundan sonra neymişşşşşşş??? Kendin yapabiliyorken dışarıdan almanın ne lüzumu varmışşşş???!!!
Bu arada, yarın okulun orientasyon günü var! Ayyy! Onun için bile nasıl heyecanlıyım bir bilseniz! Yolculuk başlıyor benim için..
Bon Appettit!

Mini Mini Çocuklar! Hani-mişşşş!!!!



Mis gibi kokan sonbahar mevsiminin gelmesiyle garip bir ruh haline büründüm. Bir yandan yaklaşan okul günüm bir yandan da taşınma telaşı içinde bir o yana bir bu yana savrulan kişiliğimle yine mutfaktaki yerimi aldım. Açıkçası taşınma sürecinin içerisinde evlere bakarken, dikkat ettiğim ilk nokta, sizde tahmin edersiniz ki sevgili okuyucularım, mutfak! Küçücük ve ufacık tefecik içi dolu turşucuk misali bir ortamda ben nasıl çalışabilirim?! Bu eller nasıl hareket eder?! Bu çığlıklar nereden duyrulur bilemiyorum! Büyük araştırmalar sonucunda neyse ki bir yer bulduk! :) Ohhhhhhh..! Şenlik ve gümbürtü içerisinde geçen günlerin arasında Brandit firmasından sipariş aldım. Önemli müşterileriyle olan toplantılarında yenmesi için birkaç şey yapılması istendi benden. "İşte geldim burdayımmmmm!! Ben bu işte ustayımmmmm!" diyerek saçlarımı topladım ve önlüğümü üstüme geçirdim. Toplam 10 çeşit cici yaptım. Yuhhhh! demeyin, gözüm doymadı ne yapayım! :) Pate Brisee hamuruyla yapılan küçük tartaletler herkesin favorisiydi sanırım. Babamın öyle gözlerini sinsi sinsi dikmesinden anlamalıydım zaten! :) Bu hamur mutlaka bilinmesi gereken bir hamur cinsi oluyor. Tadı da enfes. Hay! Gözünü sevdiğimin fransızları! Mübareklerin yaptıkları herşey mi güzel olur yahu?! :)) Cici harmonimin içinde Kanepeler, Tatlı-Tuzlu kurabiye çeşitleri, Tarçınlı Elma Topları, Milföy Hamurundan baş döndürücü küçük Tadımlıklar, Tatlı Kuru Meyveli Tartaletler ve Frambuaz Damla Çikolatalı Brownie'lerim vardı. Ağzınızın yanından akan küçük salyaları silin hadi! :)) En feci sahne, arabada siparişleri götürürken yaşandı. Araba buram buram misssss kokuyordu. "Gel banaaaa! Gellll banaaaa!! Ye beniiiiii!!" deselerde kulaklarımızı tıkadık milföy hamurlu çocuklara! :) Serra'yla deli gibi aç olduğumuz için baş dönmesi mi dersiniz yoksa iç geçmesi mi bilemiyorum ama çok garip anlar yaşadık diyebilirim sevgili okuyucularım. :) Sonunda firmaya gittik ve siparişleri güzelce masanın üstüne dizdik. Voilaaaaaaa! :) Aldığım duyumlara göre toplantı sonrası şirkette çalışan arkadaşlar 1 dakika içerisinde bütün cicileri bitirmişler! :) Harika değil miiii??? Davet işlerinde dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri de cicilerin boylarının minik olması. Yani en fazla 2 lokmada mideye inecekler yavrucaklar! :) Bende bunu tabi zamanla öğreniyorum. Sipariş alırken veya herhangi bir eksperiment üzerinde çalışırken ıncık cıncık herşeyi araştırıyorum. Başka türlü işi tam yaptığımdan emin olamam ve bu da tahmin edersiniz ki, beni mutlu etmez! Hayalinizi gerçekleştirirken, sizi yıldırıcı veya sizi daha motive edici olaylarla karşılaşabilirsiniz. Kendinize olan inancınızı hiç kaybetmeyin! Çünkü siz inandığınız sürece, artık biliyorsunuz ki, kimse önünüzde duramaz. Zamanla göreceksiniz ki, yüzünüz aynı benim gibi gülmeye başlayacak! Bırakın birkaç kere yere düşün! Sadece ayağınız kanar!..
Siparişlerin teslim edilmesinin üstüne gidip deli danalar gibi yemek yedik mi? Yedik tabi ki!!! :))) Sonrasında gelen doymuşluğun verdiği o gurul gurul sesi sanırım hiçbir zaman unutmayacağım! Şimdi izninizle, mutfağa gidip son deneyim kurabiyeleri dinlendikleri buzdolabından çıkarıp şekil vermem ve fırında pişirmem gerekiyoooooor!
Bon Appetit!

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...