Maya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Maya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünyada iyi olan hiçbir şey, tutkusuz başarılmamıştır


Mayalanma sürecinin ardından gazını çıkartırsınız sonra şekil verip tekrar mayalanır çocuk. Fırını bir güzel atılır ve o muazzam, insanın ağzını sulandıran koku fırından çıkmaya başlar. Bir de taş fırında yaptığınızı düşünün sevgili okuyucularım. Amanın amanınnn! :) Ekmeğin en sevdiğim yanı; yaparken hep yüzüm gülüyor. Ellerime un, su veya mayanın bulaşmasına bayılıyorum. Yaptığınız şeye resmen bir hayat katıyorsunuz aslında. Ona bir kişilik kazandırıyorsunuz. Hatta sizin ruh halinizi bile alıyor. İnsanlarda da öyle değil midir? Dokunmak, sizin elektromanyatik gücünüzü karşı tarafa aktarmanızı sağlar. Bırakın beni 7/24 ekmek yapayım modunda saçını başını bu yolda feda etmiş, enkazlardan kurtulmuş ve engellere karşı dimdik duran insan bedeninde nev-i şahsına munhasır bir kişiliğim! Sıfırdan bir şey yaratmak nasıl harikulade bir duygudur anlatamam size. Hele sonuç güzel olunca değmesin kimse keyfinize! :) Şöyle paşalar gibi koltukta oturup arkanıza yaslanıyorsunuz ve bir derin iç çekiş, ardından yaptığınız esere bakıyorsunuz veee o başarı hissi.. Başarısızlıklar, bize sadece nasıl başaracağımızı öğretir. Ben belki milyon kere başarısız olmuşumdur hayatta ama omun iki katı kadar başarılı olmuşumdur. Ukalalık değil inanın! Bir şeyi bir kere başaramıyorsanız, durun ve yeniden başlayın! Hiçbir şey için asla geç değildir çünkü.. Bakın bana! Sizce hala geç mi? Gerçekten?..
Geçen gün, bir süre sonra sizinle nasıl yapıldığını çok eğlenceli bir şekilde anlatacağım, İngiliz Somun Ekmeği yaptım. Biraz sabredin sadece. Aslında klasik somun ekmeği kendisi. İçerisinde, Un, Su, Yaş Maya ve Tuz bulunuyor. Özelliği bir tek dışında Haş Haş bulunması! Çok klasik! Geleneksel şeyleri seviyorum ne yapayım! :) Tabi ben kuru kuru yapmadım kendisini! İçine Kuru domates ve Çecil Peyniri koydum. Biraz değişiklikte fayda var ne de olsa değil mi sevgili okuyucularım?! :)) Güzelce yoğurdum. Annem beni seyrederken hamuru yoğuruşumun bile inanılmaz değiştiğini söyledi. Ehhh.. Olmasa ayıp olurdu değil mi? :) Ertesi gün okul olmasına rağmen gecenin 00:30'unda hala ekmeğiyle uğraşan bir tip olduğum için geç yatmakta bana koymuyor. Yeter ki, ben birşeyler üreteyim! Unutmayın, Georg Wilhelm Hegel amca demiş ki, "Dünyada iyi olan hiçbir şey, tutkusuz başarılmamıştır."
Bunu bir düşünün derim..
Bon Appetit!

No Parle Italiano, si?!

Bütün gün okulda bir sürü cici yapıp, yorgunluğa kendini teslim ettikten sonra insanda pek zeval kalmıyor sevgili okuyucularım. Yine de ben geçenlerde uyku düzensizliğini bir kenara bırakıp Foccacia yapmaya karar verdim. Mezzaluna ve Kitchenette yemek öncesi önünüze sunulan o minik italyan ekmekçikleri var ya, işte bu hanım kızımız bu! :) Stand Mikserime malzemeleri koydum. İçinde Zeytinyağ, Zeytin, Kuru Domates, Un, Tuz, Su ve Maya bulunuyor. Bütün ürünler karıştıktan sonra yağlanmış kaba döküyorsunuz. Mayalı olduğu için yavrucak, biraz beklemesi ve pofişleşmesi gerekiyor. Dikkat edin acaipte kabarmasın! Ki ben böyle bir hata yaptım! ( Eninde sonunda bende insanım) İstediğimden biraz daha kabarık oldu. Zaten fırında pişerken de şişiyor kendisi. Yapımı meşakatli ve zor değil. Bütün malzemeyi karıştırıyorsunuz, o kadar! :) Güzelce piştikten sonra fırından çıkarıyorsunuz ve üzerine güzelce Zeytinyağı sürüyorsunuz. Şahsen, Alaçatıdan aldığım karışımlı Zeytinyağını sürdüm. Ohhhh misssss..! Hele o mutfağın kokması yok mu?! Kendinizden mi geçiceksiniz yoksa insanları mı geçirteceksiniz gibi bir şaşkın karmaşa oluyor! :) Aslına bakılırsa hala yeni evin mutfak olayına pek alışabilmiş değilim. Ne, nerde, nasıl? yada "Aaannnneeeeeee Kuru Domateslerrrrr nerdeydiiiiiii?" diye çığlıkımsı bir serzenişle yankılanan beynim, bazen patlayacakmış gibi oluyor, itiraf ediyorum! :) İtalyan hanım kızımız piştikten sonra ise, akşam yemeğinde benim tombiş anne ve babam tarafından höpürdete höpürte mideye indirildi.  Yani şu anda daimi rejimlerimden birinde olmasam, nasıl hiç üşemeden mutfağa gidip yaparım, belli değil!!
Ben en iyisi bir yemek yiyeyim, değil mi sevgili okuyucularım? :)
Bon Appetit!

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...