Değişik Lezzetler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Değişik Lezzetler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Japonyadan Gelen Akışkan Tatlı ve Yola Devam



Sevgili okuyucularım, Japonya'ya devamlı giden kuzenim Umut, sağ olsun benim değişik tatlar sevdiğimi bildiği için oraya has bir tat getirmiş! Yeşil çaydan yapılan bu tatlıyı annemler hiç sevmedi ama ben bayıldım. Kutuyu açtığınızda iki çeşit tatlı çıkıyor. Eğer yumuşacık şeylere dokunamıyorsanız, kesinlikle size göre değil! Elde akışkan bir yapıya bürünüyor kendisi.Tadı mı.. hmmm.. Hafif plastikimsi hafif tatlı ve hafif tuzlu diyebilirim. Sizinle aylardır mutfaktaki maceralarımı paylaşıyorum ve paylaşmaya da devam edeceğim. Eğer bir gün iyi bir şef olmak istiyorsam, her türlü lezzeti bilmek istiyorum ki kendimin en iyisi olabileyim. Eğer benim gibi sizinde imkanlarınız sınırlıysa, görüyor olmalısınız ki, imkansız diye bir şey yok! Bugün izlediğim bir filmde şöyle diyordu; "Başarı, çok çalışmak ve yetenekten gelir.. Şanstan değil.." Karşılaştığım neredeyse herkes bana ileri de çalıştığım mutfakta çok çekeceğimi söylüyor. Evde yapmak gibi değilmiş. Sanki farkında değilim de ben bunun! Kapalı bir kutu içinde yaşıyorum zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz sevgili okuyucularım. Ben sadece inanılan bir şeyin gerçekleşebildiğini, kendime de ve tanık olarak size de kanıtlamak istiyorum! Zor mu? Evet! Zor yanları var! Bir yerleri kesmeler, ağlamalar veya zırlamalar gibi. Bazen kitlendiğim anlarım bile oluyor, ki buna siz de şahit oluyorsunuz. Sonra derin bir nefes alıp yoluma devam ediyorum. Çakıl taşlarının ayaklarımı kanatmasına izin vermiyorum. Çünkü sadece inandığım şeyi ben başarabilirim. Sadece vazgeçmeyin.. İnanmaya devam edin ve çok çalışın.. Şu kıvrım kıvrım duran yeşil şeylerden şu anda da afiyetle mideye indiriyorum , evet! Ben inanırsam, herkes inanır. Ben inanırsam, istediğim şey olur. Bunu asla unutmayın! Kendinize sizde benim gibi söyleyin..! Hadi! Ne duruyorsunuz!
Bon Appetit!

Bir Güzeldir Çeşme..



Merhabalar sevgili okuyucularım! Çeşmede harikulade bir tatil geçirdik Serrayla. İlk önce normal bir tatil gibi başlayan yolculuğumuz ilk akşam Tuvalde inanılmaz bir yemek yedikten sonra Gurme Trip olarak adlandırdığımız bir serüvene dönüştü. Tuvalde fiyatlar gittiğimiz her yerden yüksekti fakat balıkların lezzeti gerçekten inanılmazdı. Üstüne Damla Sakızlı Muhallebi de yemeği ihmal etmedik tabi ki. Verdiğimiz paraya değdi mi? Değdi! Ama sanırım bütün yolculuğumuz boyunca en fenası El Beso adlı restauranttı! Ah! O müthiş Gelatolardan yiyelim diye gittiğimiz mekan adeta tıklım tıkış! Masada oturuyorsunuz ve yan masadaki 1 karış ötenizde! Bir şey konuşabilmek imkansız! Yemeklerden bahsetmeye dilim varmıyor inanın! Tamam! Gurme değilim ve hatta olmam içinde bir ömür gerekir fakat ağız tadımda var yani! Serra, normal bir Funghi Pizza söyledi kendisine bende Paella söyledim. Şu kadarını söyleyeyim, ben evde bin kat daha güzel Paella yapıyorum!!! Heyyyy gidi Mezzalunammmm!!! Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim, garsonları özellikle seçmişler! Onlar bir harikaydı! Özellikle erkekler kız garsonlara ağızları açık bakıyorlardı diyebilirim! :)) Yemekleri yiyip apar topar oradan kalkıp Damla Sakız Kikörü meşhur Orta Kahve'ye gittik. Orta Kahve, tam meydanda insanları rahatlıkla izleyebileceğiniz bir mekan. Garsonları suratsız. Serrayla Türk Kahvesi içelim dedik.İçtikte..! Fakat inanın bir Türk Kahvesine 8TL vermek bana koydu. Sanırım bütün tatil boyunca bir tek ona verdiğimiz para koydu bize diyebilirim. Hemen seri ve kıvrak bir şekilde oradan kalkıp Lavanta'ya gittik. Lavanta en sevdiğim çiçektir bu arada. İsmine bile dayanamam! :)  İstanbul, Ortaköyde de bir lokasyonu bulunan, Lavanta neredeyse her akşam gidip birkaç kadeh kırmızı şarap içtiğimiz bir mekan haline birle geldi! Huzurlu, sakin ve seçkin bir mekan olarak nitelendiriyorum orayı ben.. Yemek sonrası bizim gibi sakin ve rehabilitasyon kıvamında bir tatil geçirmek istiyorsanız, mutlaka oraya gitmelisiniz! Ertesi akşam da Yaya adlı mekana gittik. Yaya, dekorasyon bakımında beyaz ağırlıklı ve yalın fakat rahat rahat yemek yiyebileceğiniz bir yer. Orada Tavuk Külbastı ve Yaya Kebap yedik. Başlangıç olarak verilen yemekler en güzel Yayadaydı. Özellikle önce verilen yağ-ekmekler ve Risotto Topları şahaneydi! Yaya Kebap dışında başka şeylerde yenilebilir. Öyle ahım şahım bir yemek değil bu arada. Yayadan kalkıp Alaçatı sokaklarını turlarken canımız tatlı çekti. Alaçatıda her yer Damla Sakızı! Artık, öööggghhhh! diyorsunuz! Değişik bir şey tadalım dedik ve İstanbulda Kanyonda da olan FunFöndüden birer kap yedik! Nasıl ağır geldi anlatamam size! Gece ikimizde uyuyamadık! :)) Keşke Bitter Çikolatalı versiyonuda olsaydı ama sütlü çikolata ve beyaz çikolatalı hali mevcut orada. Yazlık bir mekanda bence uygulanan bir strateji hatası! İnsan mide spazmı geçirebiliryor, nitekim biz yaşadık! :) Gelelim en güzel yemeğimizeeeeeee sevgili okuyucularım! Kesinlikle Kalamata! Yeni oteli de açılan Kalamata tam anlamıyla ziyafet çekebileceğiniz bir mekan. Çalışanlar güleryüzlü ve ilgili. Dekorasyonu otantik ve size sanki Yunanistandaymışssınız hissini uyandırıyor. Müzikler ise ortamla uyumlu. Diğer mekanlarda ispanyolca ile başlayıp Serdar Ortaç müziklerine dönüyordu. Biz tam bir yemek almak yerine ortaya bir sürü başlangıç söyledik. Ahtapot'un tadı insanın damağında kalıyor. Balık böreği, jumbo karidesler ve kalamarlar havada uçuştur :)) Ama yemeğin en güzel kısmı sonundaki tatlıydı. Balıkçılarda genelde bulabileceğiniz Fırında Tahin Helvası ina-nıl-mazdı!!!! Tadı kıvamı tam yerindeydi. Nefes almadan yedik resmen! Özellikle sevgilinizle gitmenizi tavsiye ederim! Ortam sizi romantik olmaya zorluyor! Hatta zorlamıyor ister istemez oluyorsunuz! :) Alaçatı sokaklarında her yerde İmren Pastanesini görebilirsiniz. Bizim uğrak yerimiz oldu. Damla Sakızlı Kurabiyeleri ve yine alıp hediye olarak götürebileceğiniz kendi yapımları Damla Sakızlı Türk Kahvesi insanı kendinden geçirtiyor. Ayrıca, oturup kahve içerken insanları seyretmek istiyorsanız, Köşe Kahve'ye veya 15 Eylül Kıraathanesine oturabilirsiniz. Neredeyse herkes 15 Eylük Kıraathanesine oturuyor. İçki içip ayrıca yemekleri yüzünden yiyemediğimiz El Beso'nun Gelatolarını da orada tadabildik. Karamelli italyan dondurmasının mavi renkte olması ilgi çekici ama yerken ne yediğinizi unutuyorsunuz. Acaba vanilyalı mıydı diye kendimize sormadık değil! :) Bütün tatil boyunca yediğimiz en güzel ikinci yemek ise, Şişerka'daydı! Mezeleri şahane! Özellikle Muhammara'yı yemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Kömürde yapılan Tavuk veya Kırmızı Et Saç Kavurmaları ağızda dağılıyor. Tek kötü yanı etrafta uçuşan kara sineklerin ayaklarınızı ısırması! Ama buna da çare bulmuşlar! Garsonlar direk sinek kovucu spreylerden getiriyor! Ve unutmadan, oraya gittiğinizde, eğer içki içiyorsanız, kesinlikle Testi Şarabından içmelisiniz sevgili okuyucularım! Son akşamımızda ise, artık nerede yesek diye düşünürken, yolun üstünde VeriaHan diye bir yer gördük ve hemen oturduk. Aynı zamanda Butik Otelde olan bur mekanın sahibi Avusturyalı bir beydi. Yemeklerde doğal olarak o amntıkla yapılıyor. Fiyat olarak yüksek değil. İsmini unuttuğum Avusturyalı Bey'le yemekler hakkında bayağı sohbet etme şansına sahip olduk. Özellikle Schnitzel'i meşhurmuş. Ehhhhhh yani! :) Tattık mı? Tattık! :) Hoş aklım Serra'nın yediği İspanyol uslü Badem Soslu Tavukta kalmadı değil. :) Benim yediğim, Saç Kavurması ise, fena değildi. Tatlı menüsü harika gözüküyordu fakat akşama kadar tatlı menüsünden sadece Çikolatalı Sufle kalmıştı. Afiyetle yedik! :)
Çeşme tatili bir harikaydı ama dönüş daha güzeldi.. :)
Bon Appetit!

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...