Brownie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Brownie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mini Mini Çocuklar! Hani-mişşşş!!!!



Mis gibi kokan sonbahar mevsiminin gelmesiyle garip bir ruh haline büründüm. Bir yandan yaklaşan okul günüm bir yandan da taşınma telaşı içinde bir o yana bir bu yana savrulan kişiliğimle yine mutfaktaki yerimi aldım. Açıkçası taşınma sürecinin içerisinde evlere bakarken, dikkat ettiğim ilk nokta, sizde tahmin edersiniz ki sevgili okuyucularım, mutfak! Küçücük ve ufacık tefecik içi dolu turşucuk misali bir ortamda ben nasıl çalışabilirim?! Bu eller nasıl hareket eder?! Bu çığlıklar nereden duyrulur bilemiyorum! Büyük araştırmalar sonucunda neyse ki bir yer bulduk! :) Ohhhhhhh..! Şenlik ve gümbürtü içerisinde geçen günlerin arasında Brandit firmasından sipariş aldım. Önemli müşterileriyle olan toplantılarında yenmesi için birkaç şey yapılması istendi benden. "İşte geldim burdayımmmmm!! Ben bu işte ustayımmmmm!" diyerek saçlarımı topladım ve önlüğümü üstüme geçirdim. Toplam 10 çeşit cici yaptım. Yuhhhh! demeyin, gözüm doymadı ne yapayım! :) Pate Brisee hamuruyla yapılan küçük tartaletler herkesin favorisiydi sanırım. Babamın öyle gözlerini sinsi sinsi dikmesinden anlamalıydım zaten! :) Bu hamur mutlaka bilinmesi gereken bir hamur cinsi oluyor. Tadı da enfes. Hay! Gözünü sevdiğimin fransızları! Mübareklerin yaptıkları herşey mi güzel olur yahu?! :)) Cici harmonimin içinde Kanepeler, Tatlı-Tuzlu kurabiye çeşitleri, Tarçınlı Elma Topları, Milföy Hamurundan baş döndürücü küçük Tadımlıklar, Tatlı Kuru Meyveli Tartaletler ve Frambuaz Damla Çikolatalı Brownie'lerim vardı. Ağzınızın yanından akan küçük salyaları silin hadi! :)) En feci sahne, arabada siparişleri götürürken yaşandı. Araba buram buram misssss kokuyordu. "Gel banaaaa! Gellll banaaaa!! Ye beniiiiii!!" deselerde kulaklarımızı tıkadık milföy hamurlu çocuklara! :) Serra'yla deli gibi aç olduğumuz için baş dönmesi mi dersiniz yoksa iç geçmesi mi bilemiyorum ama çok garip anlar yaşadık diyebilirim sevgili okuyucularım. :) Sonunda firmaya gittik ve siparişleri güzelce masanın üstüne dizdik. Voilaaaaaaa! :) Aldığım duyumlara göre toplantı sonrası şirkette çalışan arkadaşlar 1 dakika içerisinde bütün cicileri bitirmişler! :) Harika değil miiii??? Davet işlerinde dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri de cicilerin boylarının minik olması. Yani en fazla 2 lokmada mideye inecekler yavrucaklar! :) Bende bunu tabi zamanla öğreniyorum. Sipariş alırken veya herhangi bir eksperiment üzerinde çalışırken ıncık cıncık herşeyi araştırıyorum. Başka türlü işi tam yaptığımdan emin olamam ve bu da tahmin edersiniz ki, beni mutlu etmez! Hayalinizi gerçekleştirirken, sizi yıldırıcı veya sizi daha motive edici olaylarla karşılaşabilirsiniz. Kendinize olan inancınızı hiç kaybetmeyin! Çünkü siz inandığınız sürece, artık biliyorsunuz ki, kimse önünüzde duramaz. Zamanla göreceksiniz ki, yüzünüz aynı benim gibi gülmeye başlayacak! Bırakın birkaç kere yere düşün! Sadece ayağınız kanar!..
Siparişlerin teslim edilmesinin üstüne gidip deli danalar gibi yemek yedik mi? Yedik tabi ki!!! :))) Sonrasında gelen doymuşluğun verdiği o gurul gurul sesi sanırım hiçbir zaman unutmayacağım! Şimdi izninizle, mutfağa gidip son deneyim kurabiyeleri dinlendikleri buzdolabından çıkarıp şekil vermem ve fırında pişirmem gerekiyoooooor!
Bon Appetit!

Sızlanmak Normaldir!!!



Havaya endeksli yaşayan biri olarak, geçen akşam arkadaşlarımızla Yeşilköyde gittiğimiz bir Balıkçı sonrası dehşet bir vicdan azabı duydum! Neden mi? Sizinde fark ettiğiniz gibi bir süredir öyle kendimi tatmin edecek ciciler yapmadım ve bu beni inanılmaz rahatsız etti. Tabi dilime de vurdu! :) "Bir şeyler yapmalıyım!" diye sızlanan ve suratı asılan bir kız oldum çıktım! Tamammm, bende her kız gibi sızlanıyorum! Ne de olsa DNA'larımda alışveriş manyaklığı, alınma ve olayların en ince ayrıntılarını irdeleme gibi etkenlerin var olduğunu düşünürsek, gayet normal değil mi?! :))) Sonuç: Sızlanmak normaldir!! :)) Onca homurdandıktan sonra eve gelip saatlerce yemek kitaplarımdan ders çalıştım, itiraf ediyorum! :) Malzemelere bakıldı ve neler neyle yapılıyormuş öğrenildi ve ertesi gün yapılacak cicilerin listesi çıkarıldı. Az kalsın, masamda kitapların arasında uyuya kalıyordum ki, yatağa yatmanın çok mantıklı bir karar olduğuna kanaat getirdim. Sabah uyanır uyanmaz da listemin en başındaki Mısır Ekmeğini yapmaya koyuldum! Oh La Laaaaa! :) Yaptığım Mısır Ekmeği, binlerce şükür ki, normalde gırtalağınıza oturan türden olmadı. Kırıntıda Scrambled Eggs'in yanına koyduklarının aynısı oldu! Bu durum, beni inanılmaz mutlu etti sevgili okuyucularım. Sadece, bir daha ki sefer yaptığımda şekerini biraz daha az koymam gerekiyor! :) Sabah kahvaltısında ağızları sulandıracak türden oldu, üstüme afiyet! :))) Her ne kadar babaaannem, mısır ekmeğinin böyle olmayacağını savunsa da, bence gayet güzel oldu! Ehh! Herkesin bir stili var değil mi? :) Mısır ekmeği, benim için yeterli mi sizce?! Non, non, noooo! :) Ekmecik soğurken, bende kıpraşmalarıma yenik düşüp kara kızım olan Brownie yaptım! Bu sefer, ortalığa biraz daha harmoni kattım ve içine Beyaz Damla Çikolata koydum! Voila!!! Brownie, konusunda git gide uzmanlaşmaya başladım diyebiliriz, aynı Turta ve CheeseCakelerde olduğu gibi! Şahaser mubarek! :) Vicdan azabının yarattğı bu gazla, ay'a bile giderim herhalde!! :))) Beni durdurabilene aşk olsun! :) Bitti mi sanıyorsunuz?! Yoookkkkkk! Biter mi hiççç?! :) Üstüne iyice gerilip Un Helvası olayına giriştim! Sizinde bildiğiniz gibi , ya da bilmiyorsanız artık bileceksiniz, Un Helvası konsepti biraz zor! Olay, tamamen kavurmayla ve bilekle alakalı. En azından annem öyle söylüyor ki anneler hep haklıdır, çoğu zaman biz bunu ısrarla reddetsekte! :) 15 dakika da olacağını düşündüğüm yavrucak, kavuruldukça kavuruldu ve yarım saat sonra, sonunda benim tam istediğim rengini aldı. Ohhhhhh..! O koku var ya size anlatamam yani!! :) Kavrulduktan sonra üstüne Su, Süt ve Şeker üçlüsüyle yapılan şerbetini döktüm. Çoğu kişi süt koymuyor ama bence sütle daha güzel! :) Kaşıkla da şekil verdikten sonra , süs olsun diye, üstüne biraz Tarçın serpiştirdim. %30 insanın Tarçın sevmediğini düşünürsek, fena bir risk değil! :) Tarçın, sevilmez mi ya?! :) Bugün, o cicilerde eser kaldı mı derseniz, bir lokma bile kalmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim sevgili okuyucularım! :)
İnsanın sevdiği ve hatta tutkunu olduğu bir şeyi yapması ne kadar güzel bir şeydir! Bazen, geçmişte yaptığım milyonlarca şeye bakıyorum da nefret ettiğim bir cümle olan "keşke"yi kullanmamaya çalışıyorum inanın! Eninde sonunda hayatımız boyunca yaşadığımız ve yaptığımız herşey, bizim şimdiki halimizi oluşturuyor! Onlar olmasaydı, şu anda biz olamazdık! Dr. Francisco Bucio demiş ki, " Hepimiz, yaşamımızda şu ya da bu biçimde engellerle karşılaşırız. Ancak derin bir tutkuyu motor gibi kullanırsanız yanlış geldiğiniz yoldan geri dönebilir ve düşlerinize giden yolda ilerleyebilirsiniz." Bunu bir düşünün..
Bon Appetit! 

Güzel bir Pazar, Havuz ve Jambonlu Muffinler



Havalar gitgide ısınmaya başladıkça hepimizin içi kıpır kıpır oluyor değil mi sevgili okuyucularım? Şahsen ben kendimi güneşin kollarına bıraktım. Sakin ve sessiz bir pazar günü geçireceğim hevesi içinde uyandım. Uyandığımda öğrendim ki, Kuzenim Umut, Nişanlısı İldem , ki ablam kadar çok severim, ve biricik yiğenim Nehir bize geleceklermiş. Hepberaber havuz kenarında güzel bir keyif yapalım diye bende onlara seveceklerini düşündüğüm her zamanki Starbucks kıvamındaki Brownie'mden ve yanında da Jambonlu ve Mısır Unlu Muffin yaptım. Mısır ekmeğine bayılıyorum inanın ve aynı tadı bu Muffinde yakalamak son derece şaşırtıcı. Aslında içinde pek bir şey yok. 2 yumurta, 1 yemek kaşığı şeker, bir tutam tuz, 55 gr. Tereyeğ ve 55 gr. Margarin, 100 gr. civarında un ve 220 gram civarında Mısır Unu kullanıyorsunuz. İçine ben Jambon koydum fakat istediğinizi koyabilirsiniz. Kontrast oluşturacak tatlar koymanızı tavsiye edebilirim. Vejetaryen arkadaşlarım lütfen bana kızmayın! Ardından da Muffin kalıplarına boşaltıp 200C fırında 20 dakika pişiriyorsunuz. Atıştırmalık için mükemmel seçim bence :). Tabi  rejimdeyseniz pek tavsiye etmem ama insanın kendini alabilmesi de zor oluyor hele demin dediğim gibi Mısır Ekmeği seviyorsanız..offf imkansızzzz!! Havuz kenarında güneş içinizi ısıtıyorken bir parça ondan bir parça bundan almak gibisi yok! Benim genelde sıcaktan iştahım kapanır, o yüzden bu tarz atıştırmaklıklar en sevdiklerim oluyor yaz aylarında sevgili okuyucularım. Üstüne de Brownie gibi bir lezzetle tamamlanınca ahhhh tadına diyecek yok! :) Yaptığım bütün cicileri silip süpürdükten sonra Bebek Şenliğine gidip kız grubumla buluştum. Sıcak bir pazar günü için harikulade bir program değil mi? Her zamanki gibi Happiliy Ever After'a gidip haftaya yapacağım Muzlu Puding eşliğinde 5 kızın biraraya geldiğinde yapacağı tek şeyi, yani ağır dedikodu yapıp evlerimize dağıldık. Geceyi nasıl mı bitirdim? :)
Son kalan Brownie'yi mideme indirip vicdan azabı çekerek :))) Ohhhh..Canıma değsinnnnn.. :)))
Bon Appetit!

Çikolata Zevkine Sarmalayan Brownie'lerim


Dün gece, Karpuz Yontma Sanatını araştırıcam diye uykusuz kaldım. Sabah kalkınca insan tabi dünyada mıyım? Neredeyim? diye düşünüyor :). Sabah kalkınca aklıma bugün, Brownie yapmak geldi. Hani ağızda dağılan, içi yumuş yumuş ve çikolata zevkine sarmalamaları en büyük isteğimdi. Daha önce hep muffin kalıpları içine yapmıştım. Bugün de, değişiklik yapıp Starbucks'ta satılan şekilde yapmak istedim. 4 Yumurta, Şeker ve 2 gram Tuzu çırpma teliyle çıptım. Ardından erittiğim Tereyağın içine 400 gram kadar Bitter Çikolata koydum. Çikolata tereyağın içinde eridi tabi :). Ohhh.. Misssss.. Tereyağı kokusuna bayılıyorum! Çikolatalı karışımı yumurtalı karışıma ekledim ve iyice çırpma teliyle çırptım. Homojen bir karışım elde edince de dikdörtgen kalıbımın içine döktüm. Dökerken de nasıl heyecanlandım anlatamam size sevgili okuyucularım. Sonucu dört gözle bekledim desem yeridir! 170C turbo fırında yaklaşık 15 dakika da pişti yavruşlar. Turbo da daha iyi pişiyor aklınızda bulunsun! İlk başta ben normal fırında denedim ama öyle kabarmıyor ve içi güzel pişmiyor. Piştikten sonra kalıbından çıkartırken bir kısmı parçalandı itiraf ediyorum. Eninde sonunda bu kalıpta Brownie ilk defa denedim :). Neyse ki, en güzel kısımları kurtuldu. Bundan sonraki yapışımda kalıp konusunda deneyimli oldum :). Eski metal kalıp takıntım olduğu için silikon kalıp kullanmayı pek sevmiyorum. Tamam! Hiç sevmiyorum! Ev hanımları için çok ideal fakat ben profesyonel olmaya çalıştığım için işin zoruna kaçmalıyım değil mi? Sonuç: Diyet bozan, Aklı alan ve Yerken insanın gözlerini kapattıran bir Brownie! :)
Görev başarıyla tamamlandı! :)
Bon Appetit!

Dudak Büzen Küçük Öğrenci Fare


Sabah erkenden yine her zamanki kurs günlerimde olduğu gibi heyecanlı bir şekilde kalktım. Apar topar giyinip annemi de peşime takıp kursun yolunu tuttum. Bugün öğrendiğim şeyler arasında Marzipan ve icingli Havuçlu Kek, Karamelli Brownie, Tavuklu Pırasalı Pie ve Terin Tabanlı Panna Cotta vardı. Şimdi; " yani sanki tarifini bulamıyor musun?!" dediğinizi duyar gibiyim :). Evet! Milyon tane bunların tarifi var bende. Fakat okuyucularım olmuyorrrr.. olmuyorrrr... olmuyorrrrr.. Zamanla el ve göz alışkanlığı edindiğim için olsa gerek, bir reçeteyi okurken "Hadi canımm!!" dediğim çok oluyor inanın bana! Ben, her zaman eğitim alınması taraftarı olmuşumdur. Ne alanla ilgili olursa olsun! Tam donanımlı olmak hoşuma mı gidiyor ne :). Yıllardır yaptığım havuçlu kekin aslında başka türlü yapıldığını ve tutturmaya çalıştığım reçetenin nasıl olması gerektiğini öğrendim mesela bugün. Eğitim süresince yaşadığım en komik an; tavuklu pie'ın hamurunun parçalanması oldu her halde. Görseniz kadınlar patır patır yapıyordu. Ya neden benim ki paramparça oldu diye hem yıkılmış hem de Şefin önünde rezil olmaktan korkan ben, çocuk gibi dudaklarımı büzdüm. Hemen de yıkılırım söylemiştim. Fazla mükemmeliyetçiyim! Bu huyumu sevmiyorum ama yapabileceğim bir şey de yok artık bu yaştan sonra. Ne yaparsam yapayım kendimi hiç tamam oldun sen! moduna sokamıyorum. Açıkçası sokacağımı da sanmıyorum. Bunun dışında en hoşuma giden Brownie oldu açıkçası. Offff... kokusunu alabiliyormusunuz? Tam kıvamında! :) Eğitim çıkışı diğer programlara da hemen kaydımı yaptırdım. Profesyonel kursum için konuştum. 23 Nisan çocukları gibi zıplaya zıplaya ve cüzdanım hafiflemiş bir şekilde arabaya atlayıp annemle eve geldik :). Yunus'un geçen gün verdiği Romlu Truff siparişlerini hemen yapmam gerekiyordu ki akşam alabilsin. Tabi, evde krema kalmamış! Psikopat gibi her gün krema, yumurta ve tereyağ tüketimi yaptığım için, nasıl kalsın yani?! Krema ihtiyacı da giderildikten sonra hemen truffcüklerimi yapmaya başladım. Ne komikti biliyor musunuz? O kadar alengirli şeyler yapıyorum ki truff yapmak bana kolay geldi! Oysa eskiden ayin düzenler gibi çikolata yapım zamanım olurdu. Bana koca bir alkışşş okuyucularım!! :)) Elimin hızlı olması hoşuma gidiyor! Yani son dakika bile yapsam, yetiştirmem gereken zamanda bitiriyorum her ne yapıyorsam. Truffler hazırlandı. Kutularına koyuldu. Kurdelalandı. Ve Yunus'a teslim edildi :). Bilmem inanırmısınız ama bir günde 24 saat var ve bana o küçücük 24 saat yetmiyor! Şu an bile yorgunluktan belim ağrıyor. Bir günü 26 saat yapsak olmaz mı sankiiiiiiii??? Kendime yarını tatil veriyorum ve cuma günü size bir süprizim olacakkkkkk! :) Şimdiden Bon Appetit!

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...